1920’li yılların sonunda bütün muhalif odaklar susturulmuş ve katı bir tek parti yönetimi kurulmuştu. Dünya ekonomik krizden geçerken hükümeti eleştirecek bir muhalefet olmasını isteyen Mustafa Kemal Paşa, 1930 yılında bu görevi üstlenecek bir muhalefet partisi kurulmasına karar vererek Ali Fethi Bey’e kurulacak partinin başına geçmesini önerdi. 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kuruldu. Mustafa Kemal Paşa, partinin isminden kaç milletvekillinin olacağında fikir önderliği yaptığı için danışıklı ve yapay güdümlü kurulduğu düşünülen parti liberal bir siyasi programı benimsedi. Yalnızca hükümeti eleştirmek ve denetlemek amacıyla kurulan parti kısa sürede ilgi odağı ve alternatif iktidar olarak görülünce partinin kapatılması hızla gerçekleşti. Serbest Cumhuriyet Fırkasının İzmir mitingi öncesi Cumhuriyet Halk Fırkasının parti binasının taşlanması gibi olaylar yaşanınca Cumhurbaşkanlığı tarafsızlığını bozarak açık biçimde Cumhuriyet Halk Fırkasından yana tavır kodu. Sonbahar belediye seçimlerinde halktan büyük oy alan Serbest Cumhuriyet Fırkası Mustafa Kemal Paşa ile siyasi bir mücadeleye girmek istemediğini belirterek 17 Kasım 1930’da kendini feshettiğini açıkladı.
SCF’nin feshinden, sonrasında kurulan Ahali Cumhuriyet Fırkası’nın yasaklanmasından ve başka parti kurma girişimlerinin engellenmesinden sonra düşünce-kültür alanlarını da tek partiye bağlı kılmak adına CHF’den bağımsız olarak sürdürülen tüm sosyal ve kültürel örgütler parti bünyesinde birleştirilerek CHF’nin göreli özerkliği de kaldırılarak parti ile devlet bütünleştirildi. İlk olarak o güne kadar desteklenen Türk Ocakları 10 Nisan 1931’de Ankara’da toplanan olağanüstü kongresinde kendini feshedip tüm mallarının CHF’ye devredilmesine karar verildi. Bir yıl sonra Türk Ocakları’nın yerini CHF’ye bağlı olarak çalışan Halkevleri aldı. Kemalist inkılabının temel ilkeleri doğrultusunda faaliyetler yürüten ve okuma-yazmadan güzel sanatlara kültürel faaliyetler gösteren Halkevleri ve Halkodaları, Demokrat Parti döneminde 1951’de kapatıldı. Türk Kadınlar Birliği de faaliyetlerine başkanı bulunan Latife Bekir’in “artık birliğe ihtiyaç kalmamıştır” açıklamasıyla feshedilmiştir. Türk Mason Locaları da 1935’te hükümetin isteği üzerine faaliyetlerine son vermiştir. 1936’da Talebe Birliği ve Türk Spor Kurumu CHF’ye bağlandı.1931 tarihli Basın Kanunu ile hükümete gazete-dergi kapatma yetkisi tanınarak basın yayın hayatı da tek sesli hale geldi. Eğitim alanında ise İstanbul Darülfünunun kapatılarak yerine Milli Eğitim Bakanlığına bağlı yeni üniversite kurulmasına karar veren TBMM “1933 Üniversite Reformu” ile çok sayıda öğretim üyesinin işine son vermiştir. 1935’te toplanan CHP’nin Dördüncü Büyük Kurultayı’nda “parti, kendi bağrından doğan hükümet örgütü ile kendi örgütünü birbirini tamamlayan bir birlik tanır” şeklindeki hükümle parti-devlet bütünleşmesi adına büyük adımlar atılmıştı. 1936 yılında partinin görünüşteki özerkliği de ortadan kaldırılarak genel sekreter Recep Peker görevinden uzaklaştırıldı. İçişleri Bakanlığı ile genel sekreterlik birleştirildi. Memurin kanununda ise bir değişiklik yapılmasına gerek duyulmamıştı. 1937’de yapılan Anayasa değişikliği ile 6 ok anayasal olarak devletin ilkeleri haline getirilerek parti-devlet bütünleşmesi tamamlandı. Fethi Okyar hükümetinin üç buçuk aylık görevi dışında cumhuriyetin ilanında beri başbakanlık görevi yapan İsmet İnönü 1937’de Atatürk ile anlaşmazlığa düştü. Bunun üzerine başbakanlıktan izinli olarak ayrılan İnönü’nün yerine Celal Bayar görevi üstlendi. Çok geçmeden İnönü’nün istifası ile görev asaleten Celal Bayar’a geçti. Yine 1937’de Atatürk’ün sağlığı bozuldu ve 1938’de hastalığı iyice ilerledi. 15 yıllık genç Cumhuriyetin, ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de hayata veda etmesinin ardından yapılan seçimle İsmet İnönü Türkiye’nin ikinci cumhurbaşkanı seçildi.
0 Yorumlar