ABD Seçim Sistemi – Halk Oylamasında Kaybeden Aday Nasıl Başkan Oluyor?


Bu yazıda Amerikan seçim sistemine dair bazı ilginç örneklere birlikte bakacağız. 

Amerika Birleşik Devletleri'nin 1960 yılına gidiyoruz. 8 yıl süren Eisenhower dönemi sona ermiş yeni seçim zamanı gelmişti. 35. Başkanın seçilmesi amacıyla yapılan başkanlık seçimleri için Cumhuriyetçilerin adayı önceki yıllardaki başkan Eisenhower’ın yardımcısı Richard Nixon olurken; Demokrat aday ise John F Kennedy’ydi.




Aslında başlarda Nixon favori gösterilmekteyken adaylık süresinde cenabetlik Nixon ’ın yakasını bir türlü bırakmamış. Eisenhower’ın seçimlere yönelik röportajında esprileri yanlış anlaşılıp Nixon ’ın aleyhine mi kullanılmamış; Nixon seçim arabasının kapısıyla dizini mi yaralamamış; yarasına enfeksiyon kaptırıp hastanede mi yatmamış. 

Velhasıl 8 Kasım 1960 günü Amerikalı seçmen sandıklara gitti. Bu seçim sonuçları gerçekten Nixon için hazmetmesi çok zor olacak şekilde neticelenmişti. Aslında ilerdeki skandallarını da düşününce şanssızlıklar yıllar boyunca yakasını bırakmıyor Nixon’ın. Bu seçimde Kennedy yaklaşık 34.220.000 halk oyu alırken ve Nixon ise 34.108.000 oy almıştı ve sadece nerdeyse 100bin oy ile bu seçimleri kaybetmişti. Yani oy farkı yalnızca yüzde 0,17 idi... Bu sonuçla Richard Nixon, 20. Yüzyılda yapılan seçimler içinde halk oylamasında en yakın farkla seçim kaybeden başkan adayı olarak kayıtlara geçmiş oldu. Eğer çoğunlukçu halk oylaması olsa Nixon bu az oy farkıyla başkanlığı kaybetmiş olacaktı… Hazmetmek gerçekten güç olurdu değil mi? 

Nitekim Amerikan seçimlerinde halkın oy çoğunluğuna sahip olmak başkan olmayı beraberinde getirmiyor arkadaşlar. Mesela 2016 yılında Hillary Clinton halk oylaması toplamında Trump’a göre yaklaşık 3 milyon daha fazla oy almasına rağmen başkan olamadı. Çünkü sistem biraz bizimkinden farklı. 

Amerika’da Seçiciler Kurulu diye bir kurul var. Başkanı halk değil bu kurul seçiyor. Halk, başkanı seçmeye Washington’a gitmek üzere bölgesindeki bu kurul üyesi adayına oy veriyor ve eyalet delegelerini seçmiş oluyor. 

Seçimlerde bolca duyduğumuz şu aday şu eyaletten bu kadar delege kazandı gibi lafların sebebi bu. 

Halk bölgelerinden delegeyi seçiyor; tabi hangi delegeler desteklediği başkan adayına göre kampanyalar yürütüyor, bölgesindeki seçmenin oyunu topluyor. Peki delege seçildi. Seçilen delege seçim döneminde vadettiği adaya oy vermeyebiliyor mu? Evet... Eğer vadettiği adaya seçildikten sonra oy vermeyecek olursa ki bazı eyaletlerde bu durum yasaklanmışken bazılarında serbest; bu kişiye sadakatsiz seçici yakıştırması yapılıyor. Yaklaşık 540 kişiden oluşan bu kurul başkanlık seçimi halk oylamasının hemen sonrasında toplanıyor ve Başkanlık seçimine katılan adayları oyluyor. Başkanın seçilmesinde belirleyici olan bu oylama neticesinde Amerikan başkanı seçilmiş oluyor ama zaten hangi delegenin kime oy vereceği belli olduğu için 270 delege sayısına yani delege çoğunluğuna ulaşan başkan adayı başkanlığı kazanmış oluyor sevgili izleyiciler. Bu bakımdan 1960 seçimlerine bakacak olursak Seçiciler Kurulunda 537 delegenin 303’ü Kennedy’ye oy vermiş, Nixon ise 219’da kalmış… Kennedy başkanlığı bu şekilde kazanmış. 2016 seçimlerine bakalım. 538 üyeli seçiciler kurulunda Trump’a 304 oy çıkarken Clinton 227’de kalmış. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar