93 HARBİ VE PLEVNE GAZİSİ OSMAN PAŞA

TÜRK SİYASAL HAYATI YAZI SERİSİ
5. YAZI

Osmanlı Devletinde Sultan 2. Abdülhamit döneminin hemen başlarında Osmanlı-Rus harbi bir diğer adıyla 93 Harbi başlamıştı. Devletin içinde bulunduğu askeri, ekonomik durumda bu savaştan galip çıkmak ne yazık ki çok yetersizdi. Abdülaziz ve Abdülmecit dönemlerinde dış borçlanmaya gidilerek ordudaki eksikler giderilmeye çalışılsa da İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya Macaristan, Almanya gibi ülkelerden geri durumdaydık. Bu sebeple hem Karadeniz doğusundan hem de batısından saldırıya geçen Ruslar'a karşı savunma yapmamız gerekecekti. İste bu savaşta Batı'da savaşan ordu komutanlarımızdan birisi Osman Paşa. Benim hayran olduğum ve okurken gurur duyduğum bir komutan. Şu marşı herkes bilir:

Tuna Nehri akmam diyor 
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne'den çıkmam diyor

Bu marşı çocukluğumdan beri hüzünle dinlerim. 2. Abdülhamit'in Plevne'yi terk etmeyin talimatı ile geri çekilmeksizin inanılmaz bir savunma mücadelesinin liderliğini yapan paşamız ağır kış şartlarıyla erzağın da bitmesiyle Ruslar'a teslim olmak zorunda kalmıştı. Ancak Rus çarı dahi ona duyulan saygıdan esir düştüğü zaman kılıcını almamıştı. İlber Ortaylı'nın Gazi Osman Paşa hakkında şu köşe yazısını da buraya iliştiriyorum: 
"Mekteb-i Harbiye’yi 1853 yılında bitirdi. Erkân-ı Harb sınıfına kayrıldıysa da Kırım Harbi çıktığı için asteğmen rütbesiyle gittiği savaşta üsteğmenliğe yükseldi ve Kırım Savaşı sonrasında Erkân-ı Harb eğitimini tamamladı. Kadastro usulünde haritanın yeniden çizilmesi gibi teknik bir hizmette sivrildi. Zamanın ordularında görülmeyen münhasıran Türk ordusuna mahsus bir kariyer izlemiştir. Suriye’de başlayan ayaklanma sebebiyle Cebel-i Lübnan’da, 1866’da Girit İsyanı’nda adadaydı. Buralarda temayüz etti, yani başarılarıyla göze çarptı. Ardından Yemen’de tuğgeneralliğe (mirlivalığa) çıktı. İki yıl sonra Rumeli’dedir. Sancak dediğimiz Yenipazar tümen komutanı, İşkodra ve Bosna komutanlıkları, ardından tekrar Niş ve Vidin komutanlıkları ve Sırp prensliğinin 2 Temmuz 1876’da Osmanlı’ya savaş ilan etmesi dolayısıyla sıcak harbin kahramanlığına yükseldi. Rusya’nın var gücüyle ve komutanlarıyla destekliği Sırbistan’ı ve gönüllü müttefikleri üst üste yendi, asıl şöhreti burada kazandı.
SAVAŞLARI KAZANDI AĞIR KIŞA YENİLDİ
Osmanlı-Rus Savaşı 24 Nisan 1877’deki harp ilanıyla başladı. 7 Temmuz’da kendi kolordusuyla Plevne’ye ulaştı. Rus kuvvetleriyle yaptığı 3 Plevne Savaşı’nda da bu saldırıları kırdı. Ancak ağırlaşan kış şartları ve ikmal sistemindeki aksamalar dolayısıyla aralık ayında kuşatmayı yarma teşebbüsü kesintiye uğradı. Paşa yaralandı ve 40 bin kişilik kuvvet ağır kayıplar verdi. Bundan sonrası Osman Paşa’nın Plevne’de kazandığı gazilik unvanı ve mareşal olarak anılmasıdır."



Yorum Gönder

0 Yorumlar