1. DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN SONU

Franz Ferdinand
28 Haziran 1914’te Avusturya arşidükü Franz Ferdinand Saraybosna’da bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürüldü. Bu olay neticesinde Avusturya, Sırbistan’a savaş ilan etti. Avrupa'da üretim, rekabet ve gerilim o kadar artmıştı bu olay adeta barut odasında kibrit çakmak gibi oldu. Suikastın üstünden beş hafta geçtikten sonra, Avrupa devletleri kendilerini dünyanın ilk küresel ölçekli savaşı içinde buldu.
Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları’nın ardından, uluslararası arenada oldukça zayıf ve geri bir duruma gelmişti. İttihatçılar Avrupa Devletlerinin arasındaki yarışa dahil olmayı istiyor, aksi halde imparatorluk topraklarının Avrupa güçleri arasında parçalanacağını düşünüyorlardı. İttihatçılar, 1914’te Britanya, Fransa ve Rusya’nın oluşturduğu üçlü İtilaf Devletleri’yle ittifak kurmak için girişimlerde bulundular. Ancak sonuç alamayınca yüzlerini Almanya’ya çevirdiler. Almanya ise Osmanlı Devleti’nin ittifak arayışını Avrupa’da savaş patladıktan sonra ciddiye aldı.

ALMANYA'NIN DURUMU
Almanya'da son Alman İmparatoru ve Prusya Kralı  2. Wilhelm 1888 yılında imparatorluğun başına geçmişti. 2. Wilhelm başa geçtiğinde Almanya'nın merkezi hükümetini güçlendirmeyi sağlayarak güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde önemli rolü oynayan devlet adamı Otto von Bismarck şansöyle (başbakan) görevinde yasama ve yürütmeye hakim pozisyonda bulunuyordu. Yeni imparator 2. Wilhelm kendi otoritesini güçlendirmek için seçim olmasını olmasını sağladı ve bu sayede seçimi kaybeden Liberal Parti lideri Bismarck'ın 1890 yılında yönetimden uzaklaşmasını sağladı ve ülke üzerinde tam otoritesini kurdu. Hüküm süresi 1918 yılında 1. Dünya Savaşı yenilgisi neticesinde sona erdi. Trenle Hollanda'ya geçti ve orada 1941 yılına kadar sürgün hayatı sürdü. Savaşın kaybından sonra Almanya'da monarşi yerine milli meclis yeni anayasayı oluşturmak için 1919 yılında Weimar kentinde toplandı ve federal Alman İmparatorluğu yerine Weimar Cumhuriyeti bu sayede kuruldu. 1933 yılına dek (Hitler'in NAZİ iktidarı) kurana dek bu cumhuriyet dönemi devam etti. 

İTTİHAT VE TERAKKİ YÖNETİMİNİN TUTUMU
Gizli Alman-Türk ittifakı 2 Ağustos 1914 tarihinde imzalandı. İttihatçılar Ağustos-Kasım 1914 arasında savaşa girmemeye yönelik çaba gösterdiler. Ancak içine girilen mali buhran, Almanya’nın İttihatçılara savaşa girmeleri koşuluyla verdiği kredi vaadi, savaşın birkaç ay içinde Almanya’nın zaferiyle biteceği umudu ve Rusya’nın parçalanmasından sonra Osmanlı Devleti’nin sahip olacağı yeni sınırlar vaadi, İttihatçıların savaşa girmesi için gerekli koşulları yarattı. 25 Ekim 1914’te savaşa girme kararı alan İttihatçı yönetim, 11 Kasım’da Almanya ve Avusturya’nın yer aldığı üçlü İttifak içinde savaşa girdi. Osmanlı orduları Kafkasya, Çanakkale, Hicaz-Yemen, Sina ve Filistin, Irak, Makedonya ve Galiçya cephelerinde savaştılar. 1918 yılında savaş İttifak Devletleri’nin yenilgisiyle sonuçlanınca, Osmanlı Devleti tarafından, 30 Ekim 1918’te Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.

OSMANLI DEVLETİNİN SAVAŞTIĞI CEPHELER

  • Kafkasya
  • Çanakkale
  • Hicaz - Yemen
  • Sina ve Filistin
  • Irak
  • Makedonya ve Galiçya

Savaş büyük bir yenilgiyle son bulmasına rağmen, savaşın yarattığı olağanüstü koşullar, İttihatçılara bir dizi radikal reformu hayata geçirme imkanı verdi. Eğitim ve hukuk alanındaki reformlar toplumsal yaşamı, laik ve milliyetçi bir çizgide dönüştürürken, ekonomik yaşamda da Müslüman-Türk girişimci ve tüccarı kayıran milliyetçi politikalar izlendi. Savaş yılları toplumsal kimliğin Müslüman-Türk kimliği etrafında yeniden tanımlanmasını da sağladı. II. Meşrutiyet Dönemi’ni incelemiş olan Tarık Zafer Tunaya’nın deyişiyle, II. Meşrutiyet dönemi siyasal gelişmeleri ve fikir akımlarıyla “Cumhuriyet’in siyasal laboratuarı” ve “Türkleri İmparatorluk formülünden demokratik bir Cumhuriyet formülüne iletmiş bir köprü” oldu.

Yorum Gönder

0 Yorumlar