ORTA DÜNYA ve YÜZÜKLERİN EFENDİSİ ÜZERİNE

Bu yazıda Orta Dünya, hatta onun da ötesine yolculuğa çıkacağız. J.R.R. Tolkien'in "Silmarillion" isimli kitabını bitirdim ve üstüne sıcağı sıcağına bu yazıyı yazmak istedim. "Yüzüklerin Efendisi" efsanesinin geçtiği Orta Dünya'nın yaratılışını ve ilk çağları anlatıyor Tolkien. Kitap, 1977 yılında J.R.R. Tolkien'in oğlu Christopher Tolkien tarafından derlenerek yayınlandı ve ben ALTIKIRKBEŞ yayınlarından 2001 yılında yapılan ikinci baskısını okudum. Bu yazıda, kitaba yeni başlayanlar için karşılaşabilecekleri karmaşık isimleri anlamalarına yardımcı olacak bir başlangıç rehberi oluşturmayı amaçladım. Ayrıca, aynı kişiler veya mekanlar için aynı renkle vurgu yapmayı tercih ettim.

tolkien

Şöyle başlıyor kitap:

"Önce Eru vardı, Tek Olan, Arda'da Ilúvatar diye isimlendirilen; ve ilk önce düşüncesinden doğurduğu Ainur'u, Kutsal Olanlar'ı yarattı ve onlar, hiçbir şey yaratılmadan önce onunlaydılar. Müziğin temalarını oluşturarak onlarla konuştu; ve onlar Eru'nun huzurunda şarkı söylediler ve o mutlu oldu. Uzun bir süre boyunca her biri sadece kendi başına ya da birkaçı bir arada şarkı söylerken geri kalanı dinledi; çünkü her biri, Ilúvatar'ın düşüncelerinin sadece kendi doğdukları kısmını kavramıştı, zamanla birbirlerini anlayışları gelişti, ama yavaş yavaş. Yine de dinledikçe daha derinden anlamaya başladılar, birlik ve uyum çoğaldı."
...

Yaratılış hikayesi böyle başlıyor Tolkien'in... Ainur, Eru'ya kutsal şarkılar söylüyor. Bu şarkılar söylendikçe Dünya vücut buluyor. Ainur içindeki bazı ruhlar, Dünya'yı arzulayanlar, Zaman'ın başlangıcında ayağa kalkıp yeryüzü giysilerine bürünüp Dünya'ya girip yerleşiyorlar. Dünyaya yerleşen bu ruhlara, yani Ainur'a, Elfler "Valar", İnsanlar ise "Tanrılar" adını vermiş.

Ainur içinde dünyaya gelen bu yedisinin isimleri:
Manwë, Ulmo, Aulë, Oromë, Mandos, Lórien ve Tulkas

Kraliçeler'in isimleri de:
Varda, Yavanna, Nienna, Estë, Vairë, Vánaa ve Nessa.

Eru'nun en sevdiği Ainur'un Manwë olduğu söylenir, çünkü O'nu en iyi Manwë anlarmış...

Manwë
Manwë (bir çizim)

Bir de Melkor var ki bu; yaratıcı Eru'nun (Ilúvatar) düşüncesine göre Manwë ile kardeştir. Dünya'ya gelen bu ruhlar (Ainur, Valar, Tanrılar) içinde en güçlü olanı başta Melkor'du. Bir diğer adı Morgoth'tur. O da bir Valar'dı ancak bu ruh kibirliydi. Kibri ile yaratıcısına karşı giriştiği üstünlük mücadelesi Ilúvatar'ı öfkelendirdi. Zaman içinde Valar olarak sayılmadı ve adı Dünya üzerinde anılmadı.

Melkor Elinde Asayla (bir çizim)

Başlangıçta Ainur bu şarkıların yaratıcı gücünü bilmiyordu ancak Eru için şarkıları uyum içinde seslendiriyorlardı. Söylenen o kutsal şarkıların yaratıcı gücü vardı ama bunu yalnız Eru biliyordu, çünkü hepsini o yaratmıştı.

Ancak, yaratılan ruhlardan biri, kendi kibrine yenik düşerek bu uyum ve güzellikten saptı. Sonunda, onun aykırı ve huzursuzluk çıkaran şarkısı Yaratıcıyı öfkelendirecek yüksekliğe ulaştı.

Melkor tüm Ainur'a ve hatta Eru'ya üstünlük taslamak için uyumsuz, ahengi olmayan, kıskançlık duygularıyla bezenmiş şarkısını böyle söylemeye başlamış. İki şarkı yan yana söyleniyormuş. Bir yanda hüzünle, sevgiyle söylenen şarkı bir yanda da bunu bastırmaya çalışan Melkor'un şarkısının sesi birbirine karışıyormuş. Melkor, sesiyle etrafındaki tüm Valar'ı ve hatta Eru'yu bastıracağını sanmış. Melkor bir ses savaşı başlatmıştı, onun gürültüsü diğer Valar'ı dehşete düşürmüş ve susturmuştu.. Buna öfkelenen Eru, en sonunda ayağa kalkarak iki elini kaldırdı ve tüm sesi kesti.

Bu noktada olanlar:

Sonra Ilúvatar konuştu ve dedi ki: "Ainur güçlüdür ve aralarında en güçlüsü Melkor'dur; ama o ve tüm Ainur bilir ki ben Ilúvatar'ım, şarkıda söylediğiniz şeyleri size göstereceğim ve böylece ne yaptığınızı anlayabilesiniz. Ve sen, Melkor, tamamen benden kaynaklanmayan hiçbir temanın çalınamayacağını ya da (ben istemedikçe) değişmeyeceğini göreceksin. Çünkü buna kalkışan, kendisinin hayal bile edemeyeceği, çok daha büyük karşılığı alacak. Buna kalkışan, en kudretli şarkıyı çalacak enstrümanı benim tasarladığımı ve yarattığımı görecek."

Melkor, gizli öfkenin doğurduğu utançla dolup taştı.

Böylece Eru o güzel yeri terk etti. Boşluğa geldi, ve Ainur onu takip etti. Tüm bu ruhlarla geldikleri boşlukta yaratıcı, onlara onların söyledikleri şarkıları görünür hale getirdi.

Onlara dedi ki: "İşte Müziğiniz!"

Önlerinde küre haline gelen "Dünya" belirdi. Baktılar ve hayran oldular, Dünya, tüm ayrıntılarıyla tarihini gözlerinin önüne sermeye başlamıştı. Ainur bir süre izleyip sessiz kaldı ve Ilúvatar yeniden konuştu: "İşte Müziğiniz! Bu, sizin ozanlığınız; her biriniz, kendisinin tasarladığı ya da eklediği gibi gözükebilecek her şeyi, önünüzde yarattığım bu tasarım içinde yaratılmış bulacak. Ve sen, Melkor, aklının tüm gizli düşüncelerini keşfedecek, onların bütünlüğün bir parçası olduğunu anlayacaksın. Senin gizli düşüncelerin, benim yarattıklarımın zaferine yardımcı olacak."

Dünyayı izlerken; geçmişi, şimdiyi ve geleceği gördüler. Ancak çok az şeyi göremediler çünkü Ilúvatar, bazı bilgileri kendine saklamıştı ve her çağda yeni olan, önceden haber verilmeyen şeyler ortaya çıktı, çünkü bunlar geçmişten kaynaklanmıyordu.

ILUVATAR ÇOCUKLARI: ELFLER ve İNSANLAR

Ve hayranlık içinde Ilúvatarın Çocukları'nın gelişini, onlar için hazırlanmış mekânı gördüler; müziklerini oluştururlarken aslında bu mekânın hazırlaması için uğraştıklarını kavradılar, henüz onun güzelliğinin ötesinde bir amacı olduğunu bilmiyorlardı. Çünkü Ilúvatar'ın Çocukları'nın tasarımını Ilúvatar tek başına yapmıştı; onlar üçüncü temayla yaratılmışlardı, Ilúvatar'ın başlangıçta oluşturduğu temada yoktular; ve hiçbir Ainur onların yaratımında rol almamıştı. Bu yüzden izlediklerinde kendilerinden farklı, garip ve özgür şeyler olarak onları daha da sevdiler, onlarda yeniden yansıtılan Ilúvatar'ın aklını gördüler ve onun bilgeliğini biraz daha öğrendiler, ki bu Ainur'dan bile saklanmıştı. Ilúvatarın Çocukları, Elfler ve İnsanlar'dı.

Dünya Haritası (büyütmek resme için tıklayın)

Ainur, görüntünün içinde oraya bakıp Ilúvatarın Çocukları'nın orada büyüdüklerini gördüklerinde tüm düşüncelerini ve tutkularını onlara doğru yöneltti.

Melkor, düşüncelerini sakladı, içinde oluşan sıcağın ve soğuğun karmaşasını kontrol ederek, Ilúvatarın Çocukları'nın iyiliği için her şeye düzen vermeyi ve o yöne gitmeyi arzularmış gibi göründü: başlangıçta gerçeği kendisinden bile saklamıştı. Melkor'un doğası karanlık ve aç gözlüydü, bu nedenle düşünceleri giderek daha fazla çarpıklaştı. Ilúvatarın, Elflere ve İnsanlara bahşettiği özgür irade, yaratıcılık ve kendilerini yönlendirme özellikleri vardı. Melkor, bu özellikleri kendine almayı, Elfleri ve İnsanları kendi iradesine boyun eğdirmeyi, onları köleleştirmeyi arzuladı; buyruk altında olanlara ve hizmetkârlara sahip olmayı, "efendi" diye çağrılmayı ve diğer güçlerin üzerinde bir güç olmayı diledi.

Ama diğer AinurElfler'in Arda dediği Dünya'nın engin boşluğu içinde kurulmuş bu yere baktığında; kalpleri ışık içinde yıkandı, birçok rengi izleyen gözleri sevinçle doldu.

Ulmo'nun şarkısı su olarak vücut bulmuş, Manwë havayı ve rüzgârı, Aulë Dünya'nın dokusunu düşünmüştü. Melkor, kendisini keskin ve sınırsız soğuk ile kavurucu sıcaklık, ateş olarak tasarlamıştı.

Ainur, 'ya (Dünya) indiğinde başlangıçta şaşkınlığa düştü. Çünkü boşlukta o tutkuyla izledikleri görüntüdeki hiçbir şey henüz yaratılmamış gibiydi, her şey başlama noktasındaydı, henüz şekillenmemiş ve karanlıktı. Çünkü Ulu Müzik, Zamandışı Salonlar'da düşüncenin büyüyüp çiçeklenmesiydi ve izledikleri görüntü yalnızca bir "tanıtım filmi" gibiydi; oysa şimdi Zaman'ın başlangıcına girmişlerdi. Önceden kendilerine gösterilenleri gerçekleştirmek üzere buraya yani Dünya'ya yani 'ya geldiklerini anladılar.

Tüm Ainur, Zamanın başlangıcında daha önce izledikleri ve hayran oldukları görüntüyü gerçekleştirmek üzere uyum içinde çalışmaya başladılar ancak aralarından biri tahmin edersiniz ki Melkor buraya geldiğinde kendini Dünya'nın kralı olarak ilan etti.

Ve ManwëMelkor'a dedi ki: "Bu Krallığı haksızlık ederek kendine almayacaksın, çünkü başkaları da burada senden daha az çalışmadı." Melkor ile Valar arasında bir çekişme vardı; o zaman Melkor geri çekilip başka bölgelere gitti ve orada yapacaklarını yaptı; ama Arda Krallığı'na yani dünya hakimiyetine duyduğu arzuyu kalbinden uzaklaştırmadı.

Manwë ve Melkor'u Gösterir Bir Çizim

Valar dünyaya geldiğinde insanlara benzer bir görüntüye bürünüp onlar gibi giyindiler. Valar'ın bir bölümü erkek, bir bölümü kadın suretine büründü. Başlangıçlarından beri onlarda bu mizaç farklılığı vardı. Kendi mizaçlarına göre bedene, cinsiyete büründüler, ama bunu kendileri seçmedi: tıpkı cinsiyetlerimizi bizim seçmediğimiz gibi.

Ama Valar'ın büründükleri suretler, Ilúvatarın Çocukları'nın gelmiş geçmiş tüm kral ve kraliçelerinin suretleri gibi değildi; çünkü onlar bazen arzu ettikleri surete bürünebilecek, ihtişamlı ve dehşetli biçimlerde görünür olabileceklerdi. Melkor dışındakiler hoş, parıltılı ve mutlu görünüyorlardı. Çevrelerini buna uygun bir bahçe haline getirmişlerdi.

Aulë (bir çizim) 

Melkor bir gün bu yapılmış olanları gördüğünde kıskançlık ve kötülük içini daha da kapladı. O da kendine bir suret seçti. Onun içinde yanan ruhu ve kötülüğü yüzünden büründüğü suret karanlık, korkunç ve diğer tüm Valar'dan daha heybetli görünüyordu.

Böylece Arda'nın egemenliği için Valar'ın Melkor ile ilk savaşı başladı. Elfler ve insanlar bu savaş hakkında çok az şey bilirler. Ancak Eldar (Yıldızların Halkı, İlk Elfler, kendilerine Quendi diyen halk) arasında denir ki, Melkor'a rağmen Valar, daima Dünya'yı yönetmeye ve İlkdoğanlar'ın gelişi için onu hazırlamaya çalışmıştı; topraklar kurdular ve Melkor onları yok etti; vadiler oydular ve Melkor onları yükseltti; dağları biçimlendirdiler ve Melkor onları düzleştirdi; denizler oydular ve Melkor onları dağıttı; hiç barış olamadı ya da hiçbir şey olgunluğuna ulaşamadı, çünkü Valar bir işe başladığında, Melkor onu mahvedecek ya da bozacaktı. Ama çabaları tamamen boş yere değildi; hiçbir yerde veya hiçbir işte arzuları ve amaçları tamamen bitirilmemesine rağmen ve her şey Valar'ın ilk başta tasarladığı renk ve şekillerde olmamasına rağmen, her şeye rağmen, yavaş yavaş Dünya'ya şekil verilip sağlamlaştırılmıştı. Böylece, Zamanın Derinlikleri'nde, sayısız yıldızın ortasında Ilúvatarın Çocuklarının mekânı kuruldu.

Melkor, bu hedeflerine ulaşmak için her türlü entrikayı ve kandırmacayı kullanmaktan çekinmedi. Diğer Ainur'ları kandırmaya ve kendi yanına çekmeye çalıştı, ancak çoğu onun karanlık planlarını kabul etmeyi reddetti. Sonuç olarak, Melkor yalnızlaştı ve kendi yolunda ilerlemeye devam etti.

Melkor'un aç gözlülüğü ve karanlık arzuları, Orta Dünya'nın tarihini büyük ölçüde etkiledi. O, Ilúvatar'ın Çocukları'na karşı birçok savaş başlattı ve Orta Dünya'nın üzerine bir gölge bıraktı. Bu nedenle, Melkor'un karakteri "Silmarillion"un temel temasından biri olan iyilikle kötülük, karanlıkla ışık arasındaki mücadeleyi simgeler.

VALİNOR

Orta Dünya'nın batısında bulunan ve insanlar tarafından ulaşılması son derece zor olan bir yerdir. Valinor, Aman olarak da adlandırılır. Valinor, Valar'ın ve Maiar'ın yaşadığı, Elf ırkının yaratıldığı ve önde gelen Elfler'den biri olan Galadriel'in de dahil olduğu bir yerdir. Valinor, Valar'ın evi olarak kabul edilir.

Valinor, Orta Dünya'dan ayrılmak isteyen Elfler için son varış noktasıdır. Orta Dünya'dan Valinor'a gitmek, Büyük Deniz (Belkegaer) olarak bilinen su yolu ile mümkündür. Ancak bu yol sadece Elfler ve bazı özel koşulları sağlayan diğer varlıklar için geçilebilir. Bu nedenle, Valinor, Orta Dünya'daki Elf krallıklarından birçoğundan ayrılmak isteyen Elfler tarafından tercih edilen bir yerdir. Valinor, güzellik ve esenlikle dolu bir cennet gibi tasvir edilir. Orta Dünya'daki kötülüklerden ve savaşlardan uzaktır. Valinor'da yaşayan Elfler, ölümsüz veya uzun ömürlüdür ve huzurlu bir yaşam sürerler. Aynı zamanda Valinor, Valar'ın yönetimi altında doğanın güzellikleri ve harikaları ile doludur.

MAİAR VE GANDALF

Maiar, Valar'ın hizmetkarları ve yardımcıları olan ruhlardır. Maiar, J.R.R. Tolkien'in Orta Dünya evrenindeki varlık sınıflarından biridir. Valar, daha yüksek bir varlık sınıfı olan Ainur'un bir alt grubunu temsil ederken, Maiar, Valar'a hizmet eden ve yardımcı olan ruhlardan oluşur. Valar ve Maiar, Ainur'un iki ana grubunu oluştururlar. Maiar, Valar'ın yardımcıları, hizmetkarları ve öğrencileri olarak düşünülür.

Elflerin ve İnsanların görebileceği surete çok az büründükleri için bunlar hakkında çok fazla bilgi yoktur.

Maiar sayıca oldukça fazladır, ancak önemli olanları hikayelerde daha öne çıkar. Bunlar arasında en bilinen ve önemli olanları Gandalf (Olórin), Sauron (Mairon), Saruman (Curunír), Radagast (Aiwendil) ve Balrog gibi karakterlerdir.

Elf dilinde Gri Gezgin anlamına gelen "Mithrandir", yani Gandalf ya da bir diğer adıyla Olórin; Maiar'ın en bilgesidir.

Olórin, elfleri sevmesine rağmen, onlar arasında görünmeden veya onlardan biri biçiminde yürür ve onlar, onun kalplerine koyduğu bilgelik fısıltılarının veya güzel düşüncelerin nereden geldiğini bilmezlerdi. Sonraki zamanlarda, Ilúvatarın Çocukları'nın tümünün dostu oldu. Onların üzüntülerine merhamet götürürdü; onu dinleyenler üzüntüyü bırakır, ve karanlığın imgelerinden uzak dururlardı.

Silmarillion'dan Oluşturulmuş Soy Ağacı
Büyütmek İçin Resme Tıklayın
Kaynak

Yorum Gönder

2 Yorumlar