İnsanlar göz, burun, dil, kulak ve deri denilen duyu organlarına sahiptir. Bu organlarda bulunan sinir hücreleri aracılığı ile çevreden vücuda alınan uyarılar beyne iletilir. Bu bilgilerin duyu organları ile temas edip fark edildiği ana duyumsama anı denir. Duyumsanan, yani duyu organları tarafından fark edilen verilerin beyne iletilmesi ve yorumlanması süreci ise bu verilerin algılanmasıdır. Algılanan verilerin; sınıflandırılması, belleğe depolanması, bu bilgilerin işlenmesi ve sonrasında tekrar kullanması yani dolayısıyla düşünsel-bilişsel-ruhsal dünyayı oluşturması olayına ise genel olarak "Bilişsel Süreç" adı verilmektedir.
Çocuk doğduğunda acıkınca rahatsızlık hisseder açlık hissini gidermek için güdülenir. Ağlama davranışı sergilemesi ile annesinden memenin ağzına gelmesi, onu emmesi ve doyarak rahatsızlığının giderilmesi sürecini öğrenir. Bebek için bu süreç onun düşünsel-bilişsel-ruhsal dünyasında bir organizasyon, harita, algoritma oluşturur. Piaget'in Bilişsel Gelişim Kuramına göre bu bilişsel süreç "Şema" adını alır. Bebeğin doğduktan sonra yaşantısındaki etkileşim sonucunda oluşan bu ilk beslenme süreci, onun emme şemasıdır. Bebek emme davranışını sergiledikten sonra tatmin olmuştur. Dolayısıyla emme şeması geliştirmiş bir bebek için bir süre sonra her şey potansiyel olarak arzu edilen sonucu vermesi beklenen bir emme nesnesine dönüşmektedir. Bebeğin bu şekilde her nesneyi emme şemasına uydurması ve emme davranışı sergilemesine "Özümleme" denir. Fakat bebek, zamanla her nesnenin onu emdikçe arzu edilen sonucu vermediğini öğrenir. Bazı nesnelerin emme şemasına uygun olmadığını öğrenmesine ise "Uyum" denir. Mesela üzerine örtülen kumaşı emdiğini düşünelim, beklediği sonuç meydana gelmediğinde bebek her nesneyi emdiğinde doymayacağına dair yeni bir şema geliştirecektir. İnsan, doğumundan itibaren ürettiği bu şemalarla gelişimine devam edecektir.
Bilişsel davranışçılara göre ilişkileri etkileyen şemalar büyüme sürecinde öğrenilir. Bazı şemalar, aile üyelerinin birbirlerinin gerçek davranışlarına verdiği tepkileri çarpıtarak ilişkileri zehirleyen yanlı varsayımlardır. Bu çarpıtma olaylarına "Bilişsel Çarpıtma" veya M. Hakan Türkçapar'ın kitabında belirttiği şekliyle "Bilişsel İşlemleme" denilmektedir. Bu süreçler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1-) Keyfi çıkarsama2-) Seçici soyutlama
3-) Aşırı genelleme
4-) Büyütme ve küçültme
5-) İkili düşünme
6-) Kişiselleştirme
7-) Felaketleştirme
8-) -meli - malı düşünce yapısı
9-) Zihin okuma
10-) Duygudan sonuca ulaşma
1-) Keyfi Çıkarsama - Sonuca Atlama: Bir durum neticesinde kesin bir kanıt olmadan hatta tam tersine kanıtlar olmasına rağmen, emin olmadan, ortada sizi o sonuca götürecek bir olay yokken kendi kendinize olumsuz sonuçlara varmanıza denir.
Örnek: İnternetten televizyon sipariş ettiniz. Geldi ve kutuyu açtığınızda kırık olduğunu gördünüz. Şöyle düşünür müsünüz; ben ne kadar şansız, kısmetsiz bir adamım?
Örnek: Akşama kadar uğraştınız börek yaptınız. Eşiniz eve geldiği ve börek yaptığınızı söylediniz, fakat eşiniz tok olduğunu yemeyeceğini söyledi. Eğer burada "Zaten yemeklerimi sevmiyor." çıkarımı yaparsanız burada keyfi çıkarsama yapmış olursunuz.
Örnek: Kalabalık bir toplantıda konuşma yapacaksınız. İyice hazırlandınız ve konuşmanın her detayına hakimsiniz. Konuşmanın kötü gideceğine dair bir kanıtınız, göstergeniz, işaretiniz var mı? Yok.. Fakat konuşma kötü geçecek düşüncesi kafanızdaysa, keyfi çıkarsama yapıyorsunuz demektir.
2-) Seçici Soyutlama: Burada da bir durum içerisinden küçük bir şeyi seçip o küçük şeyi bastırılmış düşünceleri ortaya çıkarmada veya negatif düşünceler üretmede kullanma vardır.
Örnek: Kalabalık bir toplantıda konuşma yapacaktınız. İyice hazırlanmıştınız ve konuşmanın her detayına hakimdiniz. Konuşma sonrası herkes çok olumlu yorum yaptı ancak sadece bir arkadaşınız ufak bir eleştiri yaptı. Siz şimdi tüm konuşmanın kötü olduğuna dair bir çıkarım yaparsanız seçici soyutlama yapmış oluyorsunuz.
3-) Aşırı Genelleme: Pireye kızıp yorgan yakıyorsanız aşırı genelleme yapıyor olabilirsiniz. Eşinize kızıp kadın/erkek kısmı böyledir düşüncesine giriyorsanız aşırı genelleme yapıyorsunuz demektir.
4) Büyütme ve Küçültme: "Bu iş çocuk oyuncağı, herkes yapar."
5) İkili (Hep ya da Hiç Biçiminde) Düşünme: "Beni eleştirdiğine göre beni hiç sevmiyor."
6) Kişiselleştirme: "Kesin ben varım diye gelmedi."
7) Felaketleştirme: "Heyecandan tek bir kelime bile edemeyeceğim."
8) -meli, -malı Düşünce Tarzı: "Herkesi memnun etmeliyim."
9) Zihin Okuma: Birini esnerken görünce gelen “sıkıldı, ben onu sıktım” düşüncesi.
10) Duygudan Sonuca Ulaşma: "Korktuğuma göre tehlikeli bir durum var."
0 Yorumlar