HAFIZA / BELLEK

Hafızamız/Belleğimiz (memory) sayesinde çevredeki bilgileri alıyoruz, depoluyoruz ve sonrasında da bu bilgileri çağırıp kullanıyoruz. Alıyoruz derken duyu organlarımızdaki çevredeki bilgilere duyarlı ve onları almak üzere gelişmiş hücrelerimiz-organlarımız tarafından aldığımız bilgilerin zihnimize getirilmesini kastediyorum. Tüm bu süreçlerde bilgilerin çok kısa veya çok uzun süreli tutulması bellek süreçleri olarak adlandırılıyor. Bu süreçlerle ilgili sorunların yer aldığı bazı filmler; Eternal Sunshine of The Spotless Mind, 50 First Dates, Memento, Bourne Identity...


Bilim insanları Atkinson ve Shiffrin belleğin üç yapıdan oluştuğunu anlatan bir model geliştirmiş. Bunlar; duyusal bellek, kısa süreli bellek, uzun süreli bellektir.

Duyu organlarımız tarafından sürekli olarak çevredeki uyanlara maruz kalırız. Bu uyaranlara maruz kalma anlarımızda saniyenin çok küçük bir kısmı kadar sürede duyusal belleğimiz görev yapar. Mesela maytabı hızlıca sağa sola salladığımızda onun ışığını saniyenin küçük bir bölümü boyunca zihnimiz tutar, ışık algısının bu şekilde zihinde tutulması duyusal belleğin işidir.

Kısa süreli bellek küçük miktarda bilgiyi çok az süre (15-20 saniye) işlememizdir. Mesela bu yazıyı okurken zihnimizde dolaşan kelimelerin oluşturduğu ilk düşünceler kısa süreli bellekte ve uzun süreli belleğe aktarılmadıkça silinip gidecek.

Kısa süreli bellekteki bilgiyi uzun süreli belleğe depolamaya kodlama, uzun süreli bellekteki bilgileri hatırlama sürecine ise geri çağırma deniyor. Kodlama yoluyla kısa süreli bellekteki bilgilerle zihnimizde bir tasarım oluşturuyoruz. 

Kısa süreli bellek harfler, rakamlar, anlamlandıramadığımız heceler konusunda oldukça sınırlı bir kapasiteye sahiptir. Eğer uzun süreli belleğe aktaramazsak 15-20 saniye boyunca dört beş birim bilgiyi ancak tutabiliyoruz aklımızda, fakat bu harfler, rakamlar veya görüntüler anlam ifade etmeye başladığında işler değişiyor ve süreler uzamaya başlıyor. Anlamsız kelimeler bir cümle oluşturacak şekilde birleştirilirse yani semboller arasında güçlü bağlar kurulabiliyorsa buna kümeleme deniyor. 

Kümeleme, kısa süreli bellek sisteminin sınırlı kapasitesinin her gün gerçekleştirdiğimiz birçok görevde rol oynayan büyük miktarlardaki bilgiyle başa çıkabilmesini sağlar. Böylece, bu satırları okurken harfleri sözcükler halinde kümeler, tanıdık bir telefon numarasının ilk üç sayısını hatırlayarak bunu bir birime çevirir, uzun konuşmaları anlamlı kısa birimlere dönüştürürüz.



İleriye Ket Vurma, önceden öğrenilen bilgilerin yeni bilgi öğrenmeyi zorlaştırması. Mesela iki parmakla daktilo yazan kişi on parmak yazmayı hiç bilmeyen kişiden daha zor öğrenir.

Baddeley ve Hitch (1974), belleğin kısa süreli bileşenini çalışan bellek olarak adlandırdılar. Çalışan bellek yalnızca bilginin nasıl depolandığı ile değil, aynı zamanda bilginin çeşitli biliş biçimlerinin hizmetinde nasıl manipüle edildiğiyle de ilgilidir. Kavrama, öğrenme ve akıl yürütme gibi karmaşık görevlerin geçici olarak depolanmasına ve bilgilerin manipülasyonuna yönelik kısıtlı kapasitesi olan bir sistem olarak tanımlanır. Çalışan bellek, bilgilerin manipülasyonunu üç bileşenin eyleme geçmesiyle sağlar: fonolojik döngü, görsel-mekânsal kopyalama ve merkezi yönetici.

Fonolojik döngü iki bileşenden oluşur: kısıtlı bir kapasitesi olan ve bilgileri yalnızca birkaç saniye için tutan fonolojik depo ve fonolojik depodaki birimlerin solmasını engellemeye yönelik tekrarlamadan sorumlu söyleyiş tekrarlama işlemi. Fonolojik döngü, sözel ve işitsel bilgileri tutar. Yani bir telefon numarasını ya da birisinin adını hatırlamaya çalıştığınızda ya da bilişsel psikoloji profesörünüzün neden bahsettiğini anlamaya çalışırken fonolojik döngünüzü kullanırsınız.

Görsel-mekânsal kopyalama görsel ve mekânsal bilgileri tutar. Zihninizde bir resim oluşturduğunuzda ya da bulmaca çözme ya da kampüste yol bulma gibi görevleri yerine getirirken görsel-mekânsal kopyalama yaparsınız. Fonolojik döngü ve görsel-mekânsal kopyalama, merkezi yöneticiye bağlıdır.

Merkezi yönetici çalışan belleğin temel çalışmasının gerçekleştiği yerdir. Merkezi yönetici, uzun süreli bellekten bilgi çeker ve fonolojik döngü ile görsel-mekânsal kopyalama etkinliğini bir görevin belirli bölümlerine odaklanarak ve dikkati bir bölümden diğerine kaydırarak koordine eder. Merkezi yöneticinin temel işlerinden biri, dikkatin farklı görevler arasında nasıl bölüneceğine karar vermektir. Bu açıdan bakıldığında, merkezi yöneticiyi, çalışan bellek sisteminin "trafik polisi" gibi düşünebiliriz. Örneğin, yabancısı olduğunuz bir şehirde araba kullandığınızı düşünün; yolcu koltuğundaki arkadaşınız bir restorana giden yolun tarifini size okurken arabanın radyosunda da haberler yayınlanıyor. Fonolojik döngünüz sözel tarifi alırken, kopyalamanız restorana giden yolun haritasını zihninizde canlandırmanıza yardım eder ve merkezi yönetici de bu iki tür bilgiyi koordine eder ve birleştirir. Merkezi yönetici, buna ek olarak, radyodan gelen mesajları göz ardı edip dikkatinizi yol tarifine odaklamanıza yardım ediyor da olabilir.

Kaynak: E. Bruce Goldstein - Bilişsel Psikoloji

Yorum Gönder

0 Yorumlar